
Geçmişi Antik Çağ öncesine dayanan İskenderun, Hititler’e, Fenikeliler’e, Türk asıllı bir millet olan Hurriler`e ve MÖ. 6. yüzyılda da Persler’e ev sahipliği yapmış. Ama kuruluşu için MÖ. 333 yılında, Asya seferine çıkan Büyük İskender’i beklemiş. O zamanlar adı “Alexandreia” olan İskenderun, Roma hakimiyeti sonrasında İranlıların istilasına uğramış. Kalesi tahrip edilen kent, bir cüzzam salgını da atlatarak 4. yüzyıla geldiğinde “Küçük İskenderiye” adını da kazanmış. İslam kaynakları ondan
İskenderiye yerine İskenderun diye bahsetmiş. İki medeniyet arasında defalarca gidip gelirken tarih de ilerlemiş. Büyük Selçuklu Devleti kurulmuş, onlara geçmiş. Sonra sırayı Eyyubiler almış. Birinci Haçlı seferiyle zapt edilmiş, sonra Antakya Dukalığı’na o ortadan kalkınca Memlükler`e ara sıra da Dulkadirliler emirliliğinin nüfuzuna girmiş.
Bir devletin bayrağı altında uzun süre yaşaması ise ancak 16. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı İmparatorluğu ile mümkün olmuş. Bu dönemde ticari ve stratejik özelliğini güçlendirerek önemli bir ticaret merkezi olmuş. Ta ki, 1832 yılına dek. Kavalalı Mehmet Ali Paşanın oğlu İbrahim Paşanın kumandasındaki Mısır ordusu, Osmanlı ordusunu ağır bir yenilgiye uğratınca İskenderun yine el değiştirmiş. Tanzimat ilan edilince Adana eyaletine bağlanmış. Ama I. Dünya Savaşı ve sonrasında imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile yeniden işgal edilmiş. Ardından Türk çeteleri Fransızlara karşı ayaklanmış, Ankara anlaşması sonucunda Hatay`da İskenderun Sancak İdaresi kurulmuş. Hatay’ın Türkiye’ye bağlanmasından bir yıl sonra da son kez devlet değiştirmiş.
Kaynak:Turkstime 15 mayıs 2003Fotograf:1938 eski iskele-yüzme yarışları